Çocuk doğmadan ebeveyn olarak birçok görev ve sorumluluk
üstlenilir. Okul dönemine gelen çocuklar için ailenin beklentilerinden biride
özgüveni yüksek bireyler olmasıdır. Bir kişilik özelliği olan özgüven kendimize
ne kadar değer verdiğimizle ilgili olup sorun çözme ve baş etme becerilerimizi
arttırır, doğru ve yerinde davranış sergilememize yardımcı olur.
Özgüvenin bir
kişilik özelliği olduğunu düşünürsek burada tek etkenin aile olması beklenemez.
Her çocuğun doğuştan getirdiği güçlü ve zayıf yanları, yetenek ve ilgileri
vardır. Ebeveynler bunun bilincinde olup her çocuk için beklentilerini farklı olarak
ayarlayabilmelidir. Her çocuk özeldir ve bütün çocuklarda işe yarayacak tek bir
yöntem yoktur. Bununla birlikte uygulanabilecek temel ilkeler vardır.
AİLELERDEN
BEKLENENLER
Çocuklarda Özgüven gelişiminde önemli adımlardan biri bebeğin ilk yıllarında yeterli ilgi ve
dokunma alabilmesidir. Çocuğun doğumundan itibaren dünyayı güvenli bir yer
olarak algılaması anne ile kurduğu ilişki sonucu oluşan güvenli bağlanma ile
doğrudan ilgilidir. Kendini ayrı bir
birey olarak algılamayan bebeğin bakımı sırasında her ihtiyaç duyduğunda
annenin yanında olması ve dokunması son derece önemlidir. Bebekler fizyolojik
ihtiyaçları dışında da ağlarlar ve ihtiyaçları giderilmediğinde kendilerini
değersiz ve reddedilmiş hissederler. İlk gelişen duyumuz dokunmadır ve gelişim
açısından son derece önemli olduğu yapılan çalışmalarla kanıtlanmıştır.
Çocukluk döneminde oluşan nörokimyasal değişimlerin çoğu dokunma sonucu oluşur. Çocuklar bütün gelişim dönemleri boyunca dokunulma
ihtiyacı yaşarlar. Dokunulma özgüven gelişiminde ilk etkendir.
Özellikle okul
öncesi dönemde çocuklar birçok davranışı öğrenirken ailelerinin verdiği
tepkilere bakarlar. Onlar için koyulan sınır ve kurallar kadar yapılan doğru ve
güzel davranışın ödüllendirilmesi de önemlidir. Bu sayede hem doğru davranışı
kazanacak hem de yaptığı güzel davranışın görüldüğü ve takdir edildiği
duygusunu yaşayacaktır. Çocukların özgüven gelişiminde bir diğer önemli nokta fark
edilmek ve ödüllendirilmektir. Ancak ödül konusunda aileler dikkatli olmalı ve
çocuğun içsel motivasyonunu arttırmayı hedeflemelidir.
Çocuklar
doğdukları andan itibaren dış dünyayı kendilerine bakım verenlerin gözünden
anlamlandırırlar. Annenin yaklaşımını, olaylara karşı tutumunu ve kendi
duygularının kontrolünü çocuklar yavaşça içselleştirir. Dolayısı ile ailelerin
çocuklarına karşı algıları ve onlara nasıl yansıttıkları da önemlidir.
Özellikle okul öncesi dönemde çocuklar yaptıkları davranışlardan sonra geribildirim
beklerler. Ebeveynlerin çocuklarının
özgüvenlerini destekleyici ve cesaretlendirici cümleleri önemlidir. Burada
dikkat edilmesi gereken sen harikasın, müthiş oldu gibi abartı ve içeriği
olmayan cümleler yerine davranış ve duyguyu yansıtıcı cümleler kurulmasıdır.
Aksi takdirde çocukların doğuştan getirdiği narsizm beslenecek ve yalnızca
kendi duygularını önemseyen bireyler olmalarına yol açacaktır.
Yetişkinlerin
kendileri için bekledikleri saygıyı çocuklarına göstermeleri de özgüven için
atılacak önemli adımlardandır. Çocuklar
deneme yanılma yolu ile öğrenirler ve öğrenme sürecinde yaptıkları denemeler
için anlayış beklerler. Aşırı katı disiplin ve müdahaleci tutum çocuğun kendisi
ile ilgili benlik algısını düşürecektir.
Ailelerin
özgüveni yüksek bireyler yetiştirmek için yapabilecekleri onları küçük yaştan
itibaren bir birey olarak görmek, ihtiyaçlarını zamanında karşılamak, zaman
ayırmak, güvenmek ve denemeleri için cesaretlendirmek olacaktır.
Gülşah Öztürk Erten
Uzman Klinik Psikolog & Pedagog