Çocuklarda gelişim dönemlerine
bakıldığında nörolojik olarak en hızlı gelişimin ilk iki yıl içerisinde olması
bize bu dönemin ne kadar önemli olduğunu gösterir. Bebeklik dönemi olarak ifade
edilen bu süreç ruhsal sağlık için temellerin atıldığı kritik bir süreçtir. Bu
dönemde duygusal gelişimin sağlıklı olabilmesinde ebeveyn etkisi çok fazladır.
Bebekle bakım veren arasındaki bu ilişkinin etkisini ortaya koymada bağlanma
kuramı önemli bir yer tutmaktadır.
Bebeğin ilk yıllarında bağlanma
davranışını incelemek için iki temel kriter vardır; anne gittiğinde ağlama ve
izleme, anne döndüğünde karşılama ve yakınlaşma. Bu dönemde çocuğun bağlanma
sorununa vereceği en son tepki ise duygusal kopmadır. Duygusal kopma öncesinde
bebeklerde sırasıyla ağlama, başkalarının yatıştırma girişimlerine karşı koyma,
ardından ise hareketsiz kalma, yemek ve uyku düzeninde bozulma ve üzüntü
aşamaları gözlemlenir.
Bebeğin anneden ayrılma ve anneye
kavuşma anında verdiği tepkilere göre güvenli ve güvensiz bağlanma olarak
gruplanır. Güvenli bağlanma gerçekleştiren bebeklerde annenin gidişine tepki
vardır ancak döndüğünde yerini rahatlama davranışı alır. Birincil bağlandıkları
kişiler yanlarında olmadığında çevreyi araştırır ve anneleri döndüğünde
yakınlık gösterebilirler. Güvensiz bağlanma ise kaygılı ve kaçınan bağlanma
olarak ikiye ayrılır. Bebek kaygılı bağlanmada anneden ayrıldığında çok az
keşif davranışında bulunur, kolay sakinleşemez. Anne döndüğünde ise hem
yakınlık kurmak ister hem öfke gösterir. Kaçınan bağlanma geliştiren bebekler
annenin ayrılmasıyla ilgilenmezler. Anne döndüğünde de ilgisizdir, keşif
davranışına devam eder. Anneyi reddetme ve uzaklaşma davranışı görülür.
1980’li yıllara gelindiğinde ise
bebeklikteki bağlanma tarzlarının yetişkinlik döneminde etkisi üzerinde çalışmalar
yapılmıştır. Bebeklikteki bağlanma tarzlarının yetişkinlikte kurulan yakın ilişkilerdeki
tutumlarda belirleyici rolü olduğu anlaşılmıştır. Güvenli bağlanma gösteren
yetişkinler kendilerini değerli, sevilmeye layık görürler. Çevrelerine rahat
uyum sağlayan benlik saygıları yüksek kişilerdir. Güvensiz-saplantılı bağlanma
gösteren yetişkinler kendilerini değersiz bulurlar. Karşısındakilerden onay ve
kabul beklerler. Diğerleri ile sürekli yakın ilişki arayışındadırlar.
Güvensiz-kayıtsız bağlanma gösteren yetişkinler kendilerini değerli sevilmeye
layık görürler. Çevresindekileri ise olumsuz değerlendirirler. Hayal
kırıklıklarından korunmak için ilişkiden uzak dururlar. Güvensiz-korkulu
bağlanma gösteren yetişkinler kendilerini ve çevresindekileri değersiz
bulurlar. Sevilmeye layık olmadığını ve reddedileceğini düşünürler. İlişkiden
kaçınır ya da sorun yaşarlar.
Anneyle bağlanma yetişkinlik
döneminde kurulacak olan tüm ilişkilere yön verdiği görülmüştür. Bununla
birlikte bağlanma tarzları ve kaygı arasında da çeşitli araştırmalar yapılmış
ve sonucunda güvenli bağlanmaya sahip kişilerin kaygı düzeylerinin, güvensiz
bağlanma sergileyenlere göre daha düşük olduğu görülmüştür. Yetişkinlikte
görülen kaygı bozuklukları dâhil birçok sorunda çocuklukta anne ile kurulan
bağlanmanın etkisi olduğunu söyleyebiliriz.
0-2 yaş dünyaya karşı güven
duygusunun temellerinin atıldığı dönemdir. Ancak annenin sağlık sorunları,
psikolojik ya da çevresel sorunlar yüzünden bu dönemde olumsuzluklar yaşanmış
olabilir. Ebeveynlerin bu konuyu görmezden gelmeleri, ertelemeleri sadece olayı
şimdilik örtmek olacaktır. Bağlanma problemlerinin kişilik yapılanmasının temelini
oluşturmakla birlikte yetişkinlikte görülecek birçok probleminde sebebi olarak düşünüldüğü
unutulmamalı ve yardım alma konusunda aileler daha duyarlı olmalıdır.
Gülşah Öztürk Erten
Uzman Klinik Psikolog & Pedagog