27 Nisan 2017 Perşembe

SIKILAN ÇOCUKLAR VE ÇARESİZ HİSSEDEN EBEVEYNLER

Günümüzde sıkça karşılaştığımız durumlardan biri de çocukların sıkılması ve ebeveynlerin çözüme yönelik sürekli arayış içerisinde olmasıdır. Burada iki soru akla gelmektedir; neden çocuklar bu kadar çok sıkılıyor ve ebeveynin bu konudaki rolü nedir? Çocuklar merak ve keşif duygularıyla bitmek bilmeyen bir enerji potansiyeliyle dünyaya gelmelerine rağmen neler oluyor da bu enerjilerini kullanamıyorlar? Değişen hayat tarzının ve ebeveyn tutumunun etkisi burada oldukça fazladır Erken çocukluk dönemi kişiliğin büyük kısmının şekillendiği bir dönemdir. Çocukların gerçeklik algısı, yerine ve duruma göre hareket etme, problem çözme becerilerini sağlayan ego gelişimi yine bu dönemde oluşmaktadır. Dürtü kontrolü ve erteleme kapasitesi de ego ile ilişkilidir.0-6 yaş arasında ebeveynin beklenti ve davranışları egonun şekillenmesinde son derece önemlidir. Bu yaş döneminde ebeveynlerin çocuğu hayata hazırlarken kazandırması gereken becerilerin başında gerçeklik ilkesi ve buna uyum gösterebilme kabiliyeti gelmektedir

Ego Gelişiminde Ebeveynin Rolü

Anne babalık rollerine bakıldığında en sık görülen iki durum ebeveynlerin mükemmel olma çabası ve çocuklarına yeterince vakit ayıramadıklarını düşünüp suçluluk duygusu yaşamalarıdır. Bu duygularla hareket eden ebeveynler çocukların gelişimleri açısından son derece önemli olan bekleme kapasitelerini güçlendirmek yerine bir an önce isteklerini karşılamaya çalışmaktadırlar. Bunun sonucunda ise beklemeye tahammülü olmayan, hazzı erteleyemeyen, sınırsız çocuklar yetişmektedir. Çocukları hayata hazırlarken mutlaka erken yaşlarda kural ve sınırlarımız olmalıdır. Bu onların kişilik ve ego gelişimini desteklerken özdenetimi yüksek çocuklar olmalarını sağlar. Ebeveynler çocukların doğal gelişimini desteklemek yerine onlar adına birçok başarması gereken sorumluluğu fark etmeden kendileri üstlenebilmektedir. Oysa erken yaşlardan itibaren kişisel bakim görevlerini ve başarabilecekleri sorumlulukları çocuklara vermek onları daha güçlü yapacaktır. Düzenli bir hayatları olması, çocuklara her an eğlence seçenekleri dışında yapması gereken işler ve sorumluluklar olduğu mesajını verecektir. Bu yüzden okul öncesi dönemde hayatlarını düzene koymak için tüm yapılan etkinlik ve sorumluluklara saat sınırlandırması getirmek son derece önemlidir. Günümüzde yapılan araştırmalardan çıkan ortak sonuç beyin gelişiminde kritik olan ilk yıllarda çocukların mümkün olduğunca sınırlı teknolojiye maruz kalmalarıdır. Çoğu zaman oyun arkadaşı yerine geçen bu teknolojik aletler dürtüselliği arttırabilmektedir. Ailelere düşen görevlerden biri de çocukların farkındalığını arttırmaktır. Onlara rehber olmak ve keyifli vakit geçirebilecekleri alanlar sunmaktır. Çocukların araştırma ve merak duygularını geliştirecek ailece yapılan müze ya da doğa gezileri seçenekler arasında olabilir. Erken yaşlarda çocuklara verilecek deneyimleme fırsatı onların keşif duygularını arttıracak ve yeni deyimler peşinde koşup keyif almalarını sağlayacaktır. Bunun için aileler çocuğa oyun kurması, yönetmesi ve hayal gücünü kullanması için alan yaratmalıdır. Ailelerin çocuklarının sıkılmasına karşı seçenek sunmak yerine biraz zaman tanıyıp çocuğun duruma karşı öneri geliştirmesini beklemeleri hem yaratıcılıklarını geliştirecek hem de çocuğun durumla baş etme kapasitelerini arttıracaktır.

Gülşah Öztürk Erten
Uzman Klinik Psikolog & Pedagog

EBEVEYNLERE REHBER OLACAK KİTAP ÖNERİLERİ

İki kişi olan ailelerine bir bebeğin katılma haberiyle birlikte çiftlerde, ebeveyn olmanın heyecanıve merakı başlar. Ebeveynlik sürecinde çiftlerin nelerle karşılaşacakları ve nasıl tepki vermeleri gerektiği ile ilgili kafaları karışmaktadır. Büyüyen çocukla birlikte kafalarındaki soru işaretleri değişerek artmaktadır. Anne babalara etkili ebeveyn olma yolunda rehber olabilecek bazı kitap tavsiyeleri şunlardır;



  • Bebeğinizin İlk Yılında Sizi Neler Bekler? ArleneEisenberg, Heidi E. Murkoff, Sandee E. Hathaway
Ebeveynliğin ilk on iki ayında bilmek isteyeceklerinize yanıt olarak hazırlanmış bir kitap. Anne babaların bebeğin ilk aylarındaki gelişimini takip edebilecekleri ve karşılaşabilecekleri sorunları ele alan bilgilerle dolu.
  • Etkili Anne-Baba Eğitimi. Dr Thomas Gordon
Ebeveynlerin etkin dinleme becerisi ile çocuklarını nasıl dinleyeceklerini, çocuklarının kabul edilemeyecek davranışlarla nasıl baş edeceklerini ve çatışma çözme yöntemlerinin anlatıldığı faydalı bir eser.
  • Gerçekten Beni Duyuyor musun? Leyla Navaro
Alışılmış çocuk gelişim kitaplarından farklı okurla konuşan, dertleşen, tekrar okunan bir kaynak olarak tarif edilen kitap doğru iletişim kurmak üzerine yazılmıştır.
  • A’dan Z’ye Pozitif Çocuklar Yetiştirme.  Prof. Dr. Alan E. Kazdin
Huysuzluk, kardeş kavgaları, okula geç kalma, ev ödevi sorunları gibi sorunlar için uygulanabilecek metodları ve pozitif çocuklar yetiştirmenin mümkün olduğunu anlatan bir kitap.
  • Bütün Beyinli Çocuk. Daniel J. Siegel, TinaPayneBryson
Ebeveynlerin hayatını zora sokan çocuk davranışlarının ardında onların gelişen beyinlerinin sorumlu olduğunu, onlara yardımcı olduğunuz takdirde kaosun azalacağını söyleyen ve tavsiyelerin olduğu bir kitap.
  • Doğal Ebeveynlik. Dr William Sears, Martha Sears
Doğal ebeveynliğin nasıl olduğu, anne bebek arasında güvenli bağlanmanın nasıl kurulacağı, bebeğe nasıl yaklaşılması gerektiğiyle ilgili bilgilerin olduğu faydalı bir eser.
  • Çocuğunuza Kulak Verin. Aletha J. Solter
Değerli bir çok bilginin olduğu kitapta 2 ile 8 yaş arasındaki dönemi anlatıp, ceza yerine kullanılabilecek yöntemlerden bahsediyor.
  • Çocuğunuza Sınır Koyma. Robert J. Mackenzie
Çocukların güvende hissedebilmeleri için sınırlara ihtiyaçları vardır. MacKenzie'nin rehberliğinde ebeveynler çocukların nasıl kuralları ve sorun çözme becerilerini öğreneceğini keşfedebilirler.
  • Anne Baba ve Çocuk Arasında. Dr. Heim G. Ginott
Tüm dünyada ebeveyn çocuk iletişimini güçlendirmek için yazılmış en iyi kitaplar arasında yer alan bir eser.Tehditlere, rüşvetlere, alaylara ve cezalandırmalara başvurmadan çocukların nasıl eğitileceğini ve çocukların duygularını anlamayı öğretiyor.
  • Sınırlarını Aşan Çocuklar. AnatBaniel
Otizm, Asperger Sendromu, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu gibi özel gereksinimi olan çocuğa karşı ebeveynlerin neler yapabileceklerini, onları nasıl doğru yönlendirebileceklerini anlatan bir kitap.

Bu Yazı 16.03.2017 tarihinde Hurriyetaile.com sitesinde de yayınlanmıştır. 




Gülşah Öztürk Erten
Uzman Klinik Psikolog & Pedagog

BOŞANMA SÜRECİNDE AİLELERİN DİKKAT ETMESİ GEREKEN 10 KURAL

Boşanma iyi yönetilmesi ve aile fertlerinin yeni hayatlarına hazırlanması gereken bir süreçtir. Çocuklar için güvenli liman olarak gördükleri ailelerinin dağılmasına verdikleri tepki, yeni güvenli limanlarının oluşmasıyla birlikte azalacaktır. Bununla birlikte boşanmanın çocuk üzerindeki etkileri çocuğun yaşına, kişiliğine, adaptasyon becerisine, problemlerle baş etme gücüne ve çevresinde sosyal destek sağlayabilecek kişilerin olmasına bağlı olarak da değişkenlik göstermektedir. Ayrıca bu dönemde ebeveynlerin kendi duygularını ne kadar kontrol edebildikleri ve sürece ne kadar hazır oldukları, çocukların sürece hazırlanması açısından son derece önemlidir. Çocukların boşanma sürecini sorunsuz atlatabilmeleri için ebeveynlerin dikkat etmesi gereken belli başlı davranışlar vardır.

  1. Eşler boşanma kararı aldıklarında ertelemeden bu kararı çocuklara açıklamalıdır. Süreç uzadıkça çocuklar bu kararı başkalarından duyabilir ya da hayatlarındaki değişimi fark edebilirler. Bunun sonucunda ebeveyne duyulan güvenin yitirilmesi söz konusu olabilir.
  2. Boşanma sürecinin sonunda yaşanacak belirsizlik mümkün olduğunca kısa sürmelidir. Bilinmezlik çocuklar için korkutucu olacaktır. Çocukların bu süreç içinde en çok duymaya ihtiyaçları olan konular bundan sonra hayatlarında nasıl değişiklik olacağı, kiminle yaşayacağı, nerede kalacağı, hangi okula devam edeceği ve diğer ebeveynle ilişkisinin nasıl devam edeceğidir.
  3. Boşanma kararı verildiğinde özellikle okul öncesi dönemde olan çocuklar, bulundukları gelişim dönemi özelliği olarak bu duruma kendilerinin sebep olduğu gibi bir çıkarım yapabilirler.  Bu kararda çocuğun rolü olmadığı açık bir şekilde ifade edilmelidir.
  4. Boşanma sürecinde özellikle yaşları küçük olan çocukların durumu anlayamayacaklarını düşünen ebeveynler gerçek olmayan açıklamalarda bulunabilirler. Bütün yaş dönemindeki çocuklar değişimi hissederler ancak küçük yaşta ifade etme becerileri gelişmemiştir. Çocuğun yaş düzeyine uygun olarak her zaman durum kısa ve net bir şekilde açıklanmalıdır.
  5. Süreç içerisinde aileler çocuğun kendini ve duygularını ifade etmesi için cesaretlendirmelidir. Paylaşılmayan duygular çocuk için ağır bir yük olacaktır.
  6. Çocukların yoğun hissettiği duygulardan biri de kızgınlıktır. Bunun değişime verilen doğal bir tepki olduğu bilinmelidir. Çocuğun kendini güvende hissetmesi ve anlaşıldığını görmesi faydalı olacaktır.
  7. Boşanmanın eşler arasında olduğu ve çocuğun ebeveyne olan ihtiyacının devam ettiği unutulmamalıdır. Çocuğun diğer ebeveyn ile ilişkisinde eşlerin birbirini desteklemesi son derece önemlidir.
  8. Süreç içerisinde yaşanan tartışma ve fikir ayrılıklarında çocuğa hakemlik görevi verilmemelidir. Çocuk taraf olmak zorunda kalmamalı ve diğer ebeveyne karşı suçluluk hissetmemelidir.
  9. Bazı konular sadece eşler tarafından bilinmeli ve çözüme kavuşturulmalıdır. Çocuğun hayatını doğrudan ilgilendirmeyen detaylar çocukla konuşulmamalıdır.
  10. Ebeveynler çocuklarına karşı suçluluk duygusu yaşayarak bunun sonucunda abartı hediye ya da vaatlerde bulunabilmektedirler. Ancak bu tür davranışlar çocuğu yeni hayatına hazırlamak yerine sorunun ertelenmesine sebep olacaktır.

 Bu Yazı 02.03.2017 tarihinde Hurriyetaile.com sitesinde de yayınlanmıştır. 



Gülşah Öztürk Erten
Uzman Klinik Psikolog & Pedagog

20 Şubat 2017 Pazartesi

YALAN SÖYLEYEN ÇOCUĞA NASIL YAKLAŞILMALI?

Yalanın sebeplerine bakıldığında genel olarak yapılan hatayı gizleyerek cezadan kaçmak, yaşanılması muhtemel olumsuz durumdan kurtulmak ya da ilgi çekmek, kısa yoldan istediği şeyi elde etmek gibi nedenler göze çarpar. Gelişim dönemleri ele alındığında yalanın tanımı ve içeriği de değişmektedir.
 Yaş dönemlerine göre yalan
Çocukların dil gelişimi ve bilişsel gelişimi göz önüne alındığında 3-4 yaşlarında gerçek olmayan, hikâye diyebileceğimiz birçok konu üretmeleri kaçınılmazdır. Bazen bu hikâyelere hayali arkadaşlar da eklenir. Bu dönemde hayal ile gerçek arasındaki sınır henüz net olarak oluşmamıştır. Bunları yalan olarak adlandırmak doğru olmasa da atılacak önemli adımlar vardır. Anne babalar çocuğun anlattığı bu hikâyeleri ilgi ile dinlerken bir taraftan da bunların güzel birer masal olduğu, gerçek olmadığı vurgusunu yapılmalıdır. Çocuklar 6-7 yaşlarından itibaren hayal ile gerçek arasında ki ayrımı daha net fark edebilirler. Bir önceki dönemde görülen hikâyeler daha çok amaçlı olarak söylenmeye başlamıştır. Genellikle ilk amaçları da ebeveynlerini mutlu etmeye yöneliktir. 8-9 yaş civarında ise sol beyin gelişiminin etkisiyle neden sonuç ilişkisi kurulur, doğru ile yanlış ayrımı yapılır ve yalanla gerçek arasındaki fark kavranır. Ergenlik dönemine gelindiğinde ise yalanlar çocukluk döneminde görülenler kadar masum olarak ele alınmaz. Muhtemel bir sorunun habercisi olarak değerlendirilir.
 Önlemek için nelere dikkat edilmelidir?
  1. Çocuklarda öğrenmenin büyük bir kısmının yetişkinleri model alarak olduğu unutulmamalıdır. Özellikle erken çocukluk döneminde ebeveynlerin sorun olarak görmeyip kullandıkları beyaz yalanlar çocuklar tarafından ihtiyaç anında yalana başvurulabilecekleri algısını oluşturur.
  2. Yalana başvurma sebebinin kaçınmak istedikleri durum ile ilgili olduğu düşünüldüğünde çocukların baş etme ve problem çözme becerilerinin geliştirilmesi konusunda ebeveynlere görev düşmektedir.
  3. Görülen davranışın pekişmesi söz konusu olduğundan çocukların yalanları dışında dürüstlükleri de görülmeli ve ödüllendirilmelidir.
  4. Çocuklara karşı kullanılan aşırı ve katı disiplinlerin çocuğu yalana iteceği unutulmamalıdır. Birçok yalanın arkasında cezalandırılma korkusu bulunmaktadır.
  5. Ailelerin çocuktan beklentisinin yüksek olması çocukların yoğun baskı altında hissetmelerine ve başaramadıklarında yalana başvurmalarına neden olabilmektedir.
  6. Çocukların isteklerini elde etmesi için fırsatlar yaratmak, bu istekler için yanlış yollar denemesini engelleyecektir.
Aileler yalan karşısında nasıl tepki vermelidir?
  1. İlk anda verilecek şiddetli duygusal ya da fiziksel tepkiden kaçınmak gerekir. Aksi takdirde karşılaşacağı tepkiden korkan çocuk için yalanın onu koruyacak bir kalkan olduğu öğretilmiş olur. Burada çocuğun alacağı tek mesaj bir sonraki yalan için daha dikkatli davranmak ve yakalanmamak olacaktır.
  2. Aileler yaşadıkları duygunun yoğunluğuna bağlı olarak çeşitli cezalara başvurabilmektedir. Kısa süreli olarak etkili bir yöntem olarak görülen cezalar davranışı engelleyebilir ancak olumlu davranış kazandırma konusunda yetersiz kalacaktır. Aynı zamanda çocukta kızgınlık ve tepkisel davranışlara da neden olabilecektir. Amaçsız cezalar vermek yerine çocuğu davranışının sorumluluğunu almasına yönlendirmek çok daha etkili olacaktır.
  3. Hangi amaçla yalana başvurduğunun anlaşılması tekrar etmesini önlemek için oldukça yol gösterici olacaktır. Dolayısı ile yalanın detayları ile ilgili konuşmak yerine nedeni anlaşılmaya çalışılmalıdır.
  4. Her zaman onun yanında olduğunuzu hissettirin ve hataları ile yüzleşmesi için cesaretlendirin.
  Ebeveynler gerekli tedbirleri aldıkları halde sıklıkla yalan davranışı ile karşılaşmaları durumunda bir uzman yardımı almaları faydalı olacaktır.  

Bu Yazı 10.02.2017 tarihinde Hurriyetaile.com sitesinde de yayınlanmıştır. 

ÇOCUKLARDA HAYALİ ARKADAŞLAR

Bir çocuğun hayal gücü karşısında yetişkinler çoğu zaman şaşırır kalır. Taptaze zihinleriyle büyüleyici bir hayal dünyasına sahiptirler. Oyuncaklarını arkadaş ilan edip onlarla yaşayan çocuklar veya kendilerine görünmeyen hayali arkadaş yaratmak çocukların hayal dünyasının ne kadar geniş olduğunu göstermektedir. Bu durum başlangıçta ebeveynleri korkutsa da araştırmalar gösteriyor ki hayali arkadaşa sahip çocuklar daha zeki ve yaratıcı oluyorlar.
 
Çocuklarda Hayali Arkadaş Ne Zaman Görülür?
 
Hayali arkadaşın ortaya çıkma yaşı 3 ila 5 yaşları arasındadır. İlk ortaya çıkış anları oyun aracılığıyla olur. Oyun oynarken yarattıkları bu arkadaş çocukların eğlenceli ve sosyal arkadaşları olurlar. Hayali arkadaş bu dönemde çocuğun en güvendiği, en sevdiği kişilerden biri haline gelir. Bu arkadaş gerçek bir arkadaş gibi varlık gösterir. Örneğin yemek yerken çocuğa eşlik eder, evdeki koltukta, sofrada yeri vardır. Çoğu zaman eğlence arkadaşı olsa da bazen çocukların olumsuz davranışlarını da temsil eder. Çocuk, yapmaması gereken bir şeyi yaptığında bunu kendisinin değil hayali arkadaşının yaptığını söyler. Aile çocuğun davranışının sorumluluğunu alamamasının ve ailesi ile bunu paylaşmaktan çekinmesinin sebebini araştırmalıdır. Burada hayali arkadaş aile içi iletişim ve çocuğun algılarını yansıtan bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Sebebinin erken yaşlarda tanımlanması ileride yaşanması muhtemel olumsuzluklara müdahale açısından son derece önemlidir. Ebeveynler için endişe verici gibi görünse de ilk etapta hayali arkadaş zararlı değil hatta çocuklar için faydalı olduğunu söylenilebilir. Hayali arkadaşı olan çocuklar, ruh hallerini, düşüncelerini, problemlerini, korkularını hayali arkadaş aracılığıyla dışa vuruyor, problem çözme becerilerini geliştiriyor yine bu arkadaşları sayesinde daha sosyal ve yaratıcı bir zekâya sahip olabiliyorlar.
 
Hayali Arkadaş Edinen Çocuğa Nasıl Davranılmalı?
 
Aileler hayali arkadaşla ilgili çocuğa büyük bir hassasiyetle yaklaşmalıdır. Azarlayan, bıkkınlık gösteren veya eleştiren bir tavırdan ziyade onu kabullenmiş olmaları gerekir.
  • Çocuğunuzun hayali arkadaşını kabul edin ve size anlattıklarını dinleyin. Ancak bu konuyu kendisi açmadıkça çok fazla gündeme getirmeyin. Henüz soyut düşünce dönemine geçmemiş çocuklar hayal ve gerçek arasındaki ayrımı çok net yapamaz ve kafalarının daha çok karışmasına neden olabilirsiniz.
  • Hayali arkadaş çocuğunuzun arkadaşa olan ihtiyacı için size verdiği bir mesaj olabilir. Yaşıtlarıyla vakit geçirebileceği sosyal ortamlarda bulunması, etkinliklerde sosyalleşmesi için fırsat yaratılması görünmeyen arkadaşın zamanla ortadan kaybolmasını sağlayabilir.
  • Yaptığı hataları hayali arkadaşı ile anlatan çocuğunuz için sorumluluğu kendisinin almasını sağlamalısınız. İlk etapta hayali arkadaşını reddedemeyeceğiniz için hayali arkadaş üzerinden konuşabilirsiniz. Örneğin kirlettiği yeri nasıl temizleyeceğini arkadaşına kendisinin göstermesi gerektiğini söyleyebilirsiniz.

Hayali Arkadaş ve Psikolog Desteği
 
3 yaşından itibaren ortaya çıkan hayali arkadaş çocuk 5-6 yaşlarına geldiğinde ortadan kaybolmalıdır. Okul çağına gelen çocuklarda hayali arkadaş hala devam ediyorsa, yaşıtlarıyla oynamayı, zaman geçirmeyi reddediyorsa uzman desteğine başvurulmalıdır. Zira hayali arkadaşın varlığının devam etmesi psikolojik başka durumların varlığına işaret edebilir.

9 Ocak 2017 Pazartesi

ÇOCUKLARINIZ İÇİN UZMAN PSİKOLOG SEÇİMİNDE YANILMAYIN

Ülkemizde mesleklerin ayrımı yapılırken insanlar bazı hatalara düşebiliyorlar. Bu hataların en büyüklerinden birisi çocuk psikologları ile pedagogların birbirine karıştırılmasıdır. Aileler çocuklarının psikolojik açıdan desteğe ihtiyaçlarını olduğunu düşündüğü zaman psikolog yerine pedagog aramaya başlar. Bu durumun temel sebepleri arasında kişilerin psikoloğa gitmeyi kolay kabullenemiyor olması, bu açıdan toplum baskısı hissetmeleri ve kendi hissettikleri baskının çocuklarında oluşmalarını istememesi yer almaktadır. Ancak doğru olan ihtiyaçlara göre uzman belirlemek ve çözüm bulmaktır. Doğru çözümü ve uzmanı bulmak için çocuk pedagogu ve psikoloğu arasındaki farkları bilmek gerekir.



Çocuk Pedagogu ve Çocuk Psikoloğu Arasındaki Farklar

Pedagog kelime anlamıyla eğitim bilimci anlamına gelir ve pedagoji bölümü mezunlarının aldığı unvandır. Çocuk pedagogu çocuk eğitimi üzerine çalışır, çocuklar için eğitmenlik yapabilir veya aileleri, bakıcıları çocuk eğitimi üzerine bilinçlendirebilir. Pedagogların çocuklardaki psikolojik sorunları tedavi etmeye ne yeterliliği ne de yetkisi yoktur. Psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümünden mezun olduktan sonra pedagog unvanına sahip olanların çocuk psikolojisi ile ilgili çalışmalar yapması için yüksek lisans veya doktora yapması şarttır. Çocuk psikolojisi özelinde bir eğitim alanı olmadığından dolayı çocuk psikoloğu olmak için Psikoloji veya Psikolojik Rehberlik ve Danışmanlık bölümlerinden mezun olduktan sonra yüksek lisans ve doktora programlarında çocuk psikolojisi üzerine çalışarak bu unvana sahip olabilirler. Eğitim odaklı incelendiğinde çocuk psikolojisi için daha detaylı çalışmak ve uzmanlaşmak gerekmektedir. Psikoloji mezunlarının yüksek lisans ile birlikte uzmanlık seçmelerinde aldıkları derslerin, projelerin ve seçmeli derslerin etkisi çok fazladır. Ülkemizde özel olarak çocuk psikolojisi üzerine eğitim veren lisans programlarının olmaması kişilerin çocuk psikolojisinde uzmanlaşmak için lisans eğitimi itibariyle bu alana yönelmelerini gerektirmektedir.  


Psikolojik Danışmanlık ve Çocuk Psikolojisi  

Çocukların sağlıklı bir ruhsal gelişimlerinin olması geleceklerine yapılabilecek en değerli yatırımlardan birisi olduğundan dolayı ebeveynlerin bu noktada hassas ve dikkatli davranmaları önemlidir. Çocuk psikoloğu seçerken mezuniyetine, uzmanlıklarına, yüksek lisans ve doktora programlarına dikkat etmek gerekir. Çocuk gelişimi ya da okul öncesi öğretmenliği mezunu olan kişilerin kendilerine pedagog unvanını yakıştırmaları ile birlikte bu alanda çok ciddi sorunlar ortaya çıkmaktadır. Çocuk eğitimi ve çocuk ilişkileri üzerine eğitim alan kişiler mutlaka doğru yönlendiren tavsiyeler verebilir ancak psikolojik sorunlar üzerinde yetkinliğe sahip olmadıklarından dolayı çocuklar için daha kötü sonuçlanacak durumların ortaya çıkmasına neden olabilirler. İnternet üzerinde kendini psikolog, pedagog olarak gösteren çok fazla insan bulunmaktadır. Geleceğimizin yapı taşları olan çocuklarımızı emanet ettiğimiz kişilere dikkat etmek ve her detayı araştırmak önemlidir. Çocuklar için psikolojik danışmanlık hizmetine ihtiyaç duyulduğunda çocuklar üzerine uzmanlaşmış çocuk psikoloğu ile çalışmak gerekir. 

Gülşah Öztürk Erten
Uzman Klinik Psikolog & Pedagog